ERTELEME DAVRANIŞI NEDİR?
Erteleme; kişisel huzursuzluk duygusunu hissedene kadar gereksiz bir şekilde mantıksız ve geçersiz nedenlerle işlerin geciktirilmesi, yapılması öncelikli olan bir işin, önceliği daha az olan bir işten sonraya bırakılması, hoşlanılmayan bir görevden kaçınılması şeklinde tanımlanabilir.
ERTELEME DAVRANIŞI NEDİR?
Ertesi Gün Sendromu olarak da bilinen erteleme, yapılması gereken bir işin farklı sebeplerden dolayı vaktinden sonraki bir zamana bırakılması, yerine getirilmesi gereken bir görevin geciktirilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Erteleme davranışı; “kişilik özelliği olarak erteleme” ve “durumsal erteleme” olmak üzere iki boyut olarak incelenmektedir.
Kişilik özelliği olarak erteleme yaşayan birey sorumluluklarını bir sonraki güne veya son anlara bırakır. Bu nedenle yapılması gereken işler ertelendikçe ertelenir. Yaşanan kısır döngü kişiyi daha da hareketsiz hale getirerek sorunun büyümesine yol açar. Bu davranışlar kronik erteleme davranışı olarak ifade edilmektedir.
Durumsal erteleme ise; hayatın bazı dönemlerinde görülen ve tipik olmayan bir erteleme davranışıdır. Durumsal erteleme, bireyin belirli bir alanda sürekli olarak erteleme eğiliminde olması şeklinde tanımlanmaktadır.
ERTELEME DAVRANIŞININ NEDENLERİ NELERDİR?
Günümüzde “erteleme davranışı” her yaş ve cinsiyette oldukça yaygın haldedir. İnsanlar yaşadıkları yoğun hayatın stresinden kaynaklı bu davranışa hakları olduğunu(Çünkü bunu kendilerine zaman ayırmak olarak yorumluyorlar) düşünmekte ama bu durum belli bir süre sonra kronikleşmekte, içinden çıkılması zor bir hale dönüşmektedir.
Bir kişi zaman yönetimi konusunda zorluk yaşıyorsa; planlama ve gerektiğinde görev dağılımı konusunda da sıkıntı yaşıyordur. Zaman yönetimi denilen şey “saat kaçta ne yapacağını bilmek” demek değildir. Yapılan işi gerektiğinde günlere ve çalışma saatlerine ayırmak demektir. Eğer etkili bir biçimde planlama yapamıyorsa kişi organizasyon becerisinde de sıkıntı yaşamaya başlar ve davranış olarak da karşımıza “erteleme davranışı” çıkar.
Erteleme davranışında olan kişiler, çevrelerinde ki insanlar tarafından umursamaz, rahat veya kaygısız biri gibi görülebilirler. Esasen bu davranış bozukluğu motivasyon eksikliğinden kaynaklanan bir durumdur. Kişi kendisini yapması gereken iş için nasıl motive edeceğini bilemezse, sürekli erteler ve bir zaman sonrasında yapacağı iş gereğinden fazla gözünde büyüdüğü için kendisini “yetersiz” hissetmeye başlar. Yetersizlik hissi “özgüveni“ zedeleyeceği için yapacağı işin artık boyutu, süresi önemini kaybeder çok büyük bir stres kaynağına dönüşür. Bu durum kişide “korku” ve “kaygı” duygularını da tetikler.
İç motivasyon eksikliğine ek olarak mükemmelliyetçilik, başarısız olmaktan korkmak, kişinin kendisine yönelik olarak yüksek standartlar belirlemesi ve kendisine ilişkin olağan dışında beklentilerde bulunması erteleme davranışını perçinleyecektir.
Aslında mükemmeliyetçi kişilerin, daha iyi zaman yönetimi ile görevlerini zamanında tamamlaması beklenirken durum tam olarak böyle işlememektedir. Mükemmellik arayışında olan bu kişiler, koşulların da mükemmel olmasını beklemektedir. Kişi “şu an başlarsam yeterince iyi yapamam; daha sonra, daha hazır şekilde başlarım” düşünceleriyle görev ve sorumluluklarını sık sık erteleyebilmektedir.
Özellikle üniversite öğrencileri ve akademik tezler yazan bazı öğrenciler(yüksek lisans, doktora, makale yazımı) arasında akademik sorumlulukları ertelemenin bir hayli yaygın olduğu biliniyor. Öyle ki üniversite öğrencilerinin %80’inin erteleme davranışını sergilediği düşünülüyor. Akademik erteleme, hem geciktirme davranışı hem de bu geciktirmeden kaynaklanan kişisel rahatsızlık ile birlikte görülüyor.
“YARIN KESİN BAŞLAYACAĞIM!”
Hepimiz zaman zaman bir işe başlayacak veya onu tamamlayacak gücü kendimizde bulamadığımız dönemlerden geçeriz ve ilk tesellimiz “YARIN KESİN BAŞLAYACAĞIM” olur. Buna da kendimizi inandırırız.
Erteleme davranışındaki aşamalar şöyledir;
1. İşten kaçma isteğinin olması
2. Karar vermeyi geciktirme
3. İşi daha sonra yapacağına dair kendine sözler verme,
4. Oyalayıcı faaliyetlerde bulunma
5. Bahaneler bulma
6. Suçluluk psikolojisinden kurtulmak için başka işlerle kendini oyalama (kişinin çok işi olduğuna kendisini ikna edip vicdanını rahatlatması).
ERTELEME DAVRANIŞINI KIRACAK STRATEJİLER
1. İlerleme, ilerlemedir.
Karınca hızıyla da ilerleseniz asıl mesele hedefinize doğru yaklaşabilmektir. Nereden başladığınız, nasıl başladığınız hiç önemli değildir. Önemli olan “ben yapabilirim özgüvenine erişme ve oradan ilerlemektir. İşin en küçük kısmını seçin ve bitirin. Ufacık bir adım dahi bitişe yaklaştığınızı gösterir, kendinizi daha iyi hisseder ve işin tamamlanacağına dair inancınız artar.
2. Sadece başlayın.
Bir işe başladığınızda zihniniz o işin biteceğine inanmaya başlar. Olumlu telkinlerle kendinize ve beyninize “bitecek” mesajını verin.
3. Yapılması gereken işi küçük, eşit parçalara ayırın.
Hedefe ulaşmak için doğru adımlar ve iyi bir planlama gereklidir. Bu nedenle görsel olan bir “iş bitirme haritası” oluşturun. Tamamlanan her adımda kendinize küçük ödüllerle ödüllendirmeyi ve motivasyon kaynakları oluşturmayı ihmal etmeyin.
4. Mükemmel olmaya çalışmayın.
Beklentilerinizin seviyesini çok yüksek tutmayın. Kendinizi öz şefkatinizden mahrum etmeyin. Siz de herkes gibi insansınız her şeyi kusursuz yapma ihtimaliniz yok. Hiç birimiz mükemmel değiliz ve bu rollere de girmemize gerek yok.
5. Aşamalı düşünün.
Bir adımı tamamladıktan sonra hangi adıma geçeceğiniz belli olsun. Potansiyelinizin farkına varın. Zihninizde oluşan otomatik düşünceler yerine alternatif akılcı düşünceler geliştirin.
6. Kendinizi ihmal etmeyin.
En değerli işinizin kendinize iyi bakmak olduğunu unutmayın. Kendinize zaman ayırın. yorulduğunuzda, sıkıldığınızda, motivasyonunuz düştüğünde “şimdi bana ne iyi gelir?” Sorusunu kendinize sormayı unutmayın.
Tüm bunları denememize rağmen kendimizi rahatsız hissediyor veya bilmemize rağmen uygulayamıyorsak bir uzmandan destek almaktan çekinmemeliyiz.